Milan, bir moda haftasının ritmini ezbere bilen bir şehir. Salonlar, podyumlar, davetliler ve o sonsuz fotoğraf yağmuru... Fakat Diesel'in SS26 koleksiyonu, bu alışılagelmiş koreografiyi yerle bir ediyor. Devasa şeffaf kapsüller, Milan sokaklarına geçici mimari yapılar gibi yerleşiyor ve koleksiyonu yalnızca sergilemiyor; aynı zamanda şehri bir moda enstalasyonuna dönüştürüyor.
Moda haftalarının ortasında bir kırılma anı
Şeffaflık, burada yalnızca bir estetik tercih değil; çağımızın teşhir kültürüne bir gönderme. Diesel'in kapsülleri, görünür olmanın ağırlığını ve cazibesini maddi bir forma dönüştürüyor. Camın ardındaki giysiler kadar, cama yansıyan şehirli silüetleri de bu deneyimin parçası. Moda, pasif bir izleme alanından çıkıp, gündelik hayatın içine yerleşiyor; bir tür kamusal karşılaşmaya dönüşüyor.
Camın ardından değil, cam aracılığıyla
Koleksiyon, Milan’ın farklı bölgelerine yerleştirilen kapsüller aracılığıyla çok merkezli bir anlatı sunuyor. Bu yapılar, tıpkı birer kent aparatı gibi işliyor: bakışı yönlendiriyor, akışı kesiyor, merakı tetikliyor. Diesel, tekil bir defile yerine, tüm şehri bir sahneye çevirerek modayı zamana ve mekâna yayılmış bir deneyime dönüştürüyor.
Kentin ritmine entegre edilen bir kurgu
Diesel’in estetik dili her zaman doğrudan, ham ve endüstriyel. SS26 sunumunda bu dil, kamusal alanla kurduğu diyalog sayesinde daha da güçlü bir hâle geliyor. Marka, moda nesnelerini camekânlara hapsetmek yerine, şehrin gündelik ritmine dâhil ederek modaya dair alışılmış anlatıları sorgulatıyor.
Endüstriyel bir manifesto
Reklam panoları, pop-up vitrinler, açık hava yerleştirmeleri... Günümüz şehirleri, sürekli teşhirin sahnesi haline gelmiş durumda. Diesel'in kapsülleri, bu sahnenin yeni oyuncuları olarak yalnızca koleksiyona değil; aynı zamanda şehrin arzu ekonomisine, tüketim alışkanlıklarına ve görünürlük siyasetine de dokunuyor. Burada mesele, giysilere bakmaktan çok daha fazlası.
Şehrin teşhir rejimiyle bir hesaplaşma
Diesel SS26, klasik defile kavramını yalnızca dönüştürmüyor; onu geçmiş, şimdi ve gelecekle konuşan bir zamansal kapsüle dönüştürüyor. Moda takviminin bir sezon başlığı olmaktan çıkarak, şehirle kurulan bir deneyime ve kolektif bir hafızaya dönüşüyor. Camın arkasında değil; camın kendisiyle konuşan bir anlatı bu.
Daha fazla oku

Beyaz Saray bahçesine yerleştirilmesi planlanan UFC arenası, devlet mimarisi ile popüler spor ekonomisinin küssal bir temsiline dönüşüyor. Peki bu fikir ne anlama geliyor?

Rihanna, 13 Eylül 2025’te doğan üçüncü bebeği Rocki Irish Mayers’ı paylaştı. İlk kare, sadelik ve zamansız zarafetiyle dikkat çekiyor.
Yorum yazın
Bu site hCaptcha ile korunuyor. Ayrıca bu site için hCaptcha Gizlilik Politikası ve Hizmet Şartları geçerlidir.